48 Yaşımda Göğsümün Tam Ortasına Fermuar Taktılar

Bundan 2 ay önce sana açık kalp ameliyatı yapacaklar deseniz hadi canım oradan derdim. Bu yazıda Ameliyat hikayemden öte bir çoğunuzun deve kuşu misali kafasını kuma gömdüğü gerçeklerden ve böylesine büyük bir ameliyatı atlatan biri olarak deneyimlerimden bahsedeceğim. Okursanız size ya da mutlaka bir yakınınıza faydası olacağına inanıyorum. Ne kadar çok kişiye ulaşırsam o kadar çok hayata dokunurum. Lütfen okuyun ve sevdiklerinizle paylaşın.

Kalbimde Ponçik Kıpırtılar

Ortada hiç bir şey yokken küçük ritim bozuklukları hissetmeye başladım. Hani hepimizin ya bu hafta çok yordum kendimi galiba dediği türden. 2-3 gün devam edince anne ve babamda da by-pass hikayesi olunca yakınımda olan hastanelerden birinde bir kardiyoloji doktoruna gittim. Efor testini geçtim, Eko temiz çıktı, Ekg’de küçük atım farklılıkları vardı, kan tahlilleri temiz çıktı. Doktorum bana Ömer Bey, gelin riske atmayalım ailede de hikayeniz var bir anjio olun dedi.

Tabi o an başımdan aşağı kaynar sular indi, yahu ne diyorsunuz daha 48 yaşındayım testlerde sıkıntı da yok, bakın efor testini bile geçtim, gerçekten gerekli mi dedim. EKG’de ekstra atımlar var, genetik hikayeniz de var. Anjio yaptırırsanız içimiz rahat eder dedi.

İnternette okuduğum makalelerde artık Anjio’nun kan aldırmak kadar basit bir şekilde yapıldığı cümlelerini görünce aklımda kalacağına yaptırayım dedim. Bir kan aldırmak gibi olmasa da gerçekten de herşey dahil 10-15dk süren neredeyse hiç acı hissetmediğim bir Anjio yapıldı. Ajioda 2 damarımın %99, 2 damarımın da %68 oranında daraldığı çıktı ortaya. Diğer damarlarda da yapı bozuklukları vardı. Benim için ufak ama onun için anlamlı bir bulgudan şüphelenip beni Anjio’ya yönlendiren sevgili doktorum Özge Çetinarslan’a ne kadar teşekkür etsem az, bana bu hayatta ikinci bir şans verdi. Minnettarım. İyi olacak hastanın ayağına doktor gelir derler ya benim ki de o misal.

İyi Olacak Hastanın Doktor Ayağına Gelirmiş

Elimizde Anjio CD’si 5-6 doktorun daha görüşünü aldık, malumun ilanı olunca bypass operasyonu için gün ayarladık, ancak tam o sırada tamamen tesadüfler zinciri bir şekilde Afksendiyos Kalangos hocamla tanıştık. Kendisi diğer hekimlerden biraz daha farklı ve mantıklı şeyler söyledi bana. Tecrübelerinden örnekler verdi. Öyle olunca kendimi onun sihirli ellerine teslim ettim. İyi ki de öyle yapmışım. Ameliyat oldum, şu an 6. Haftadayım ve herşey yolunda. Hatta test sonuçlarımın hiç ameliyat olmamış gibi sağlıklı olduğu söylendi bana.

Ameliyatıma giren doktorlardan birinin söylediği şu sözler hiç kulağımdan çıkmıyor. Ömer Bey, çok büyük bir operasyon atlattınız ve şu an aramızda kalbi en sağlam olan da sizsiniz. Ancak şunun hep farkında olun. Bu hastalığı krizle sonuçlanmadan yakalamak büyük şans. Doktorunuzun birçok test normal görünürken şüphelenip anjio istemesi büyük şans. Doğru hastane, doğru doktor olması büyük şans. Ameliyata girmeniz, ameliyattan çıkmanız büyük şans. Yoğun bakımdan çıkmanız büyük şans. Sağlıklı şekilde taburcu olabilmeniz büyük şans. Bu şansı iyi kullanın!

Ez cümleyi verince hikaye bu kadarmış diye düşünebilirsiniz ama asıl konu şimdi başlıyor..

Asıl Hikaye Şimdi Başlıyor – Akciğer ve Sigara

Bana ameliyatım öncesi; “Bir bypass operasyonuna gireceksin, hızlı iyileşme için hangi organ ve uzuvlarının sağlıklı olmasını istersin?” diye sorsalar, derdim ki kalp yapım iyi olsun. Göğüs kafesim kesilecek, yatıp kalkamayacağım, bunu rahat atlatmak için eklemlerim ve karın kaslarım iyi olsun, vs.. Ama yaşayarak öğrendim ki böyle bir ameliyatta en önemli organ akciğermiş.

Ameliyat 8 saat kadar sürdü (ameliyathaneye girmem ve yoğun bakıma alınmam arasındaki süre, operasyon muhtemelen daha azdır) . Bu sürede solunum cihazına bağlıydım. Yoğun bakıma alındığımda ve takip eden 6 saat boyunca da entübe durumdaydım. Yaklaşık 13 saat solunum fonksiyonlarımı bir cihaz yönetti. Bu süre boyunca doğal olarak akciğer kasları tembelleşti, içerisindeki süngersi yapı çökmeye ve yapışmaya başladı. Ciğerlerim temiz olduğu için üfleme egzersizleri ile açabildim ama peki ya sigarayı bırakmamış olsam ve hücre içlerinde katran olsaydı?

Ameliyat sonrası kan, ter, göz yaşı, acı beklediğim şeylerdi ama bu yüksek seviyede beklemiyordum ne yalan söyleyeyim. Ancak, beni en çok zorlayan şeyin nefes almak olacağı aklımdan geçmezdi. Üstelik sigarayı 20 yıl önce bırakmış olmam bu süre için de bir fırt bile almadan, düzenli yürüyüşler yapan temiz bir ciğere sahip biri olmama karşın. Hissettiğim acıların her anında ya sigarayı bırakmasaydım ben buna nasıl dayanırdım diye düşünmeden duramadım.

Bu zaman kadar konuştuğum bütün hekimler sigara zararlı dedi, ilk okuldan beri okutulan her kitapta sigara zararlı yazısı vardı, sigara paketleri üstünde uyarılar bla bla. O kadar rutin ve doğal görünüyor ki bunlar, hayatın rüzgar sesi, otomobil sesi vs gibi ignore edilen bir detayı gibi. Ama böyle bir operasyon geçirince dedim ki bu yaşadıklarımı anlatmalıyım. Çünkü çevremde bu konuda kafasını kuma sokan çok kişi var, insan yaşamadan bilemiyor ama ben yaşadım işte. Belki 100 kişi okur ama bir kişi sigarayı bırakma kararı alır o zaman ben amacıma ulaşmış olurum. Ne kadar çok hayata dokunabilirsem o kadar mutlu olurum.

Özetle; Akciğer, benim yaşadığım gibi bir kalp ameliyatında ve bir çok ameliyatta en önemli organ. İyileşme sürecini etkileyen ızdırabın çarpanı olabilen bir organ. Yaşadığım acı ve ağrıları ben biliyorum ve bunları temiz bir ciğerle yaşadım, böyle şeyler hiç benim başıma gelmez diye düşündüğümde karşıma çıkan bir durumda üstelik.

İşin bir de latifelik yanı var. 48 yaşıma girdiğimde, ulen 50’ye 2 kaldı galiba yaşlanıyoruz be dedim. Hastanedeyken bir hemşire arkadaş odama girdi, arkasından bir başka hemşire “hangi odadasın?” diye seslendi. Odama giren Hemşire “genç hastanın oradayım” deyince istemsizce güldüm. Aklımdan doğum günümde düşündüklerim geçti, ulen dedim servis kardiyoloji olunca gençleşiyor insan :)))

Her neyse diyeceğim odur ki, ne olur sigara içiyorsanız kendinize bir şans tanıyın ve geç olmadan bırakmanın yollarını arayın!

Sağlıkla,

Ömer Demir
Ömer Demir
Nesne: 15

Bir Cevap Yazın